Shared cultural heritage: Multi-layered places of remembrance in the urban space: Recognising – Preserving – Communicating” Çalıştayı Gerçekleştirildi.
10–11 Ekim 2025 tarihlerinde, Türk-Alman Üniversitesi (TAÜ) Kültür ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Kültür ve İletişim Bilimleri Bölümü ev sahipliğinde; Alman Arkeoloji Enstitüsü (DAI, İstanbul) ve Alman Akademik Değişim Servisi (DAAD) iş birliğiyle "Shared Cultural Heritage: Multi-layered Places of Remembrance in the Urban Space" başlıklı uluslararası bir çalıştay düzenlendi.
İki gün süren çalıştayda, kent mekânında çok katmanlı kültürel mirasın tanınması, korunması ve kamusallaştırılması temaları disiplinler arası bir perspektifle ele alındı. Etkinliğin dili İngilizce olarak belirlenirken, programda Türkiye, Almanya, Filistin ve İsviçre’den akademisyenler ve araştırmacılar yer aldı.
Açılış konuşmaları, çalıştayın moderatörlüğünü üstlenen Arş. Gör. Betül İset’in yönetiminde; TAÜ Kültür ve İletişim Bilimleri Bölüm Başkanı Doç. Dr. Süreyya İlkılıç, Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi İkinci Direktörü Dr. Moritz Kinzel ve Öğretim Üyesi Dr. Detlev Quintern tarafından yapıldı.
Program süresince konuşmacılar; kültürel mirasın korunması, kent belleği, dijital arşivlerin rolü ve Türkiye ile dünyanın farklı bölgelerindeki ortak hafıza mekânları üzerine sunumlar gerçekleştirdi.
Çalıştayın ilk günü, katılımcıların Beykoz Kundura’daki Ayakkabı Fabrikası Müzesi’ni ziyaret etmesiyle sona erdi. Bu saha gezisi sayesinde, katılımcılar Türkiye’nin sosyal ve endüstriyel mirasına dair yerinde gözlemler yapma imkânı buldu.
İkinci gün ise etkinlik, Alman Arkeoloji Enstitüsü İstanbul Şubesi’nde düzenlenen panel oturumları ve saha gezileriyle devam etti. Katılımcılar, Zeyrek semtine yapılan gezi ile İstanbul’un çok katmanlı kültürel dokusunu deneyimleme fırsatı elde etti. Günün ilerleyen oturumlarında ise dijital miras, arşivler, Gazze Arkeoloji Müzesi ve Beytüllahim’in simgesel önemi gibi konular üzerine uluslararası sunumlar gerçekleştirildi.
Bu çalıştay, kültürel mirasın kamusal alanda nasıl aktarılabileceğine yönelik disiplinler arası tartışmalar için verimli bir zemin oluşturarak, gelecekteki müzecilik ve koruma yaklaşımlarına dair bilimsel temellerin şekillenmesine önemli katkılar sundu.
